Daha çok kadınlarda görüldüğü düşünülen kansızlığın toplumsal bir sağlık problemi olduğunu söyleyen uzmanlar, geçmeyen enfeksiyonlar ve yorgunluk, aşırı uyku hâli, agresif bir ruh hâli, zihin bulanıklığı, nefes darlığı ve çarpıntı gibi şikâyetlerin temelinde kansızlığın yatabileceğini hatırlatarak mutlaka bir kan testi yaptırılması uyarısında bulunuyor.
ÇOCUĞUNUZUN GELECEĞİNİ BELİRLİYOR
Çocuklarda kansızlığın belirtilerinin farklı olduğuna işaret eden Prof. Dr. Cangül “Demir eksikliği bağışıklık sistemimizi de yakından etkilediğinden çok sık hastalanan çocukların mutlaka demirine bakılmalıdır. Bunun yanında çocuklarda ağız köşelerinde yaralar, ağlarken nefessiz kalma (katılma) durumları görülebilir. Çocuklarda gelişim geriliği ve bilişsel fonksiyonlarda gerileme de önemli belirtiler arasındadır. Demir eksikliği okul başarısında düşme ya da iş performansında azalmaya neden olabilir. Derslerinde başarısız, öğrenme güçlü olan çocuklarınızda mutlaka demir eksikliğini sorgulayın. Demir eksikliğinin teşhisi ve tedavisinin yapılması çocuğunuzun geleceğini değiştirebilir” diye konuştu.
YAŞLILARDA HASTALIK HABERCİSİ OLABİLİR
Yaşlı popülasyonda ise beslenme yetersizlikleri ve altta yatabilecek kronik hastalıklar sebebiyle demir eksikliği oranın arttığına işaret eden Prof. Dr. Cangül “İleri yaşta daha fazla görülen kan hastalıklarıyla birlikte mide bağırsak kanserleri riski artar. Bu sebeple yaşlılarda kansızlığın ciddiye alınması ve mutlaka detaylı incelemenin yapılması gerekir” uyarısında bulundu.
ANNENİN KANSIZLIĞI ÇOCUĞU ETKİLİYOR
Gebelikte demir depoları boş olan bir kadının gebeliğini sürdürmesinin daha zor olduğunu aktaran Prof. Dr. Cangül “Demir eksikliği olan bir gebe kadının bebeğinin de demir eksikliği geliştirme riski vardır. Çünkü demir depoları boş bir anne adayı bebeğine yeteri kadar demir aktaramaz. Ayrıca bu kadının erken doğum yapma, düşük doğum ağırlıklı bebek sahibi olma riskleri de artmaktadır. Gebede demir eksikliğini önlemek, bebeğe ait riskleri de önleyebilir. Bu amaçla Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından başlatılan ve çocuklara demir desteği sağlayan ‘Demir gibi Türkiye’ projesi, bebekler arasında demir eksikliği sıklığını düşürmede etkili olmuştur. Bunun dışında gebelere de demir desteği verilerek demir eksikliğinin önlenmesi amaçlanmaktadır” diye konuştu.
İLK 2 YAŞA VE ERGENLİK DÖNEMİNE DİKKAT
Kansızlığın özellikle ilk iki yaşa kadar çocuklarda ve ergenlik döneminde çok önemli bir problem olduğuna dikkat çeken Türk Hematoloji Derneği İkinci Başkanı Prof. Dr. Şule Ünal Cangül, büyüme döneminin kansızlığa sebep olduğunu belirterek “Erken çocukluk dönemi ve ergenlik dönemleri hızlı büyüme, artan demir ihtiyacını da beraberinde getirdiğinden, demir eksikliği için en riskli gruplar arasındadır. Bir insanın kilo başına 70 cc kan yapması gerekir. 2 yaşına kadar ve ergenlik döneminde büyüme çok hızlı olduğu için vücuttaki kan üretimi bu hızlı büyümeye yetişemez. Bu dönemlerde çocuklarda aşırı düzeyde kansızlık görülebilir” dedi.
DEMİR EKSİKLİĞİNDEN NASIL KORUNURUZ? BEBEĞE İNEK SÜTÜ VERMEYİN!
Beslenmenin düzenlenmesi demir eksikliğinin önlenmesinde önemlidir. İlk 1 yaşta bebeklere inek sütü verilmesi önerilmez, ilk 6 ayda sadece anne sütü almaları ve anne sütüne 2 yaşına kadar devam edilmesi demir eksikliğinin önlenmesinde de önemlidir. Demirden zengin besinler arasında kırmızı et, kuru baklagiller, kümes hayvanları, balık, kuru üzüm ve koyu yeşil yapraklı sebzeler sayılabilir.
GENETİK TESTLE LÖSEMİDE ŞİFA ŞANSI ARTTI
Türk Hematoloji Derneğinin 50. Kongresi’nde kan kanserlerinin tedavisindeki gelişmeler de hekimlerle paylaşıldı. Özellikle yaşlılarda görülen akut miyeloit lösemilerde hücrenin mutasyonlarını belirlemeye yönelik genetik testlerin tedavi başarısını artırdığını söyleyen Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. M. Cem Ar “Kan kanserlerinin lenfoit ve mileyoit adı verilen iki türü var. Lenfoit türünde daha fazla ilaç vardı ve daha başarılı tedavi sonuçları elde ediliyordu. Ancak miyeloit kanserlerde tedavi başarısı o kadar yüksek değildi. Çünkü 50 yıldır aynı tedavi şemasını kullanıyorduk ve yeteri kadar ilaç yoktu. Son yıllarda miyeloit kanserlerin genetik mutasyonları belirlendi ve bu mutasyonlara yönelik ilaçlar geliştirilmeye başladı. Genetik testlerle mutasyonunu belirlediğimiz kanserde, zararlı hücreleri yok edecek hedefe yönelik ilaçları kullanmak tedavi başarısını artırdı” dedi.
TESTİ DEVLET KARŞILIYOR
Türk Hematoloji Derneği, Genetik Derneği ve Sağlık Bakanlığının bir araya gelerek yeni tedavi şemaları oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Ar “Daha evvel alandaki çok ileri düzeydeki genetik testlerin tam geri ödemesi yoktu. Genetik tetkikler yeni algoritmaya göre basamaklandırıdı. Bu algoritma çerçevesinde genetik tetkikler daha ulaşılabilir hâle geldi ve devlet tamamını ödemeye başladı. Genetik testlere göre uygulanan tedaviler sonucunda elde edilen iyileşmelerle, hasta ya kök hücreye yönlendiriliyor ya da ilaç tedavileri ile kanser hücreleri baskılanıyor. Ve hasta sanki bir diyabet hastası gibi ilaçlarla hayatını sürdürebiliyor” diye konuştu.
ZİYNETİ KOCABIYIK -
SAĞLIK ÇALIŞANI SAYFASINI