SON EKLENENLER

Kanserin şifası DNA'da saklı! 'Hassas onkoloji' tedavi başarısını artırıyor

Tıp dünyası kanser tedavilerinde immünoterapi, akıllı ilaçlar, hücresel tedaviler, tümörün genetik özelliklerinin ön plana çıkarıldığı yeni bir döneme giriyor. Temelinde genetik testlerin yer aldığı kişiselleştirilmiş tedaviler iyileşme şansını artırıyor.
04 Nisan 2024 06:43

Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansının (IARC) global kanser gözlemi yapan GLOBOCAN verilerine göre 2020’de her yaştan ve cinsiyetten 19 milyon 292 bin 789 kişiye kanser teşhisi konulurken 9 milyon 958 bin 133 kişi kanser yüzünden hayatını kaybetti. Türkiye’de ise her yıl yaklaşık 250 bin kişi yeni kanser teşhisi alıyor. Hâlen dünyada yaklaşık 40 milyon kişinin kanser teşhisi ile yaşadığı biliniyor. Kanser hastalığının genç yaşlara kadar indiği günümüzde erken teşhis ve tam şifa sağlayan tedaviler daha büyük bir önem kazandı. Son yıllarda laboratuvar teknolojilerindeki olağanüstü gelişmelere bağlı olarak tümörün genetik yapısındaki farklılıkların ortaya konabilmesi, kanser tedavisinin içeriğini değiştirdi. Tümörün DNA’sının çıkarıldığı kişiselleştirilmiş tedavi esasına dayanan “hassas onkoloji” yöntemi, tedavi başarısını artırıyor; sağ kalma oranlarını yükseltiyor.

KANSERE KARŞI EN YENİ SİLAH

Son yıllarda gelişen ‘hassas onkoloji’ yaklaşımının kanseri yenmek için en iyi yeni silahlardan biri olduğuna dikkat çeken Acıbadem Maslak Hastanesi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Er “Dünyada ‘Precision Oncology’ yani kişiye ve tümöre özel tedavi olarak da tarif edilen hassas onkoloji, kanser tedavisinde genetik ve moleküler bilgilerin kullanılmasına odaklanıyor. Hassas onkoloji, her bir hastada kanserin genetik yapısının ve moleküler özelliklerinin incelenmesini içeriyor. Bu da tümörün genetik yapısının analiz edilmesi ve bu bilgilerin, hastaya en uygun tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde kullanılması anlamına geliyor” dedi.

TEK TİP KANSER YOK

Geleneksel kanser tedavisi yaklaşımlarında, hastalar kanserin geliştiği organa göre tedavi ediliyor, aynı teşhisi alan hastalara benzer tedavi stratejileri uygulanıyordu. Son yıllarda onkoloji ve biyoinformatik alanlarındaki gelişmeler, kanser dendiğinde tek bir hastalıktan bahsedilmediğini ve kişiye özgü tedavi yöntemlerinin uygulanması gerektiğini gösterdi. Moleküler profilleme, hangi tedavi stratejisinin ve hangi ilaçların o hasta için daha etkin olacağını belirleyebilmektedir. 

Öte yandan tümör de hastalık sürecinde aynı kalmıyor ve değişiyor. Kanserlerin karmaşık doğası, kanser tiplerinin değişkenliği ve tedaviye verdikleri cevapların herkeste farklı olması, doğru tedavi süreçlerinin planlanmasında kanser türünün ve alt tiplerinin en doğru şekilde tanımlanmasını ve kişiye özgü farklıkların aydınlatılmasının gerekliliğini ortaya koyuyor. Bu yüzden Kişiselleştirilmiş tedavilerin önemi her geçen gün artıyor.

2020 yılında yapılan bir çalışma, kişiselleştirilmiş tedavinin, standart tedaviye göre yüzde 20 daha etkili olduğunu göstermiştir.

TÜMÖRE ÖZEL TEDAVİ

Hassas onkolojinin ilk defa 1998’de kronik miyeloid lösemi tedavisinde kullanılan hedefli bir molekülün dramatik bir şekilde klinik iyileştirmelere yol açması sonucunda gündeme geldiğini aktaran Prof. Dr. Er “Tümörün kendine özgü özellikleri, tedavi seçeneklerini ve hangi ilacın kullanılması gerektiğini belirlemede önemlidir. Mesela, HER2 pozitif göğüs kanseri hastaları, özelleştirilmiş tedavi ile daha iyi sonuçlar alabilir. Erken evre göğüs kanserinde hormon reseptörleri pozitif olan grupta kemoterapi alması gerekmeyen bir grubu tespit etmek amacıyla bu testlerden faydalanmaktadır. Günümüzde hem ilk tanıda hem de çoklu sıra tedavi almış hastalarda etkili tedavi seçeneği bulmak amacıyla genomik analiz yapılmaktadır” dedi.

KANSERLE AKILLI MÜCADELE İLE DAHA BAŞARILI SONUÇ

Tıbbi onkoloji uzmanı Prof. Dr. Özlem Er; göğüs, bağırsak ve böbrek kanserleri başta olmak üzere günümüzde birçok kanser türünde hedefe yönelik tedavilerden oldukça başarılı sonuçlar alındığına işaret ederek “İmmünoterapi onkolojik tedavilerde son birkaç yılda ön plana çıkan yöntemlerden. İmmünoterapi tedavisinde amaç hastanın kendi savunma sistemlerinin yeniden aktive olmasını, böylece hastalıkla mücadele etmesini sağlamaktır. Bu yöntem günümüzde standart tedavi yaklaşımı olarak yerini almıştır” diyor.  Prof. Dr. Özlem Er, kemoterapi ilaçlarının da günümüzde sayılarının arttığını ve daha az yan etki yapması için uygun destek tedavilerin geliştirildiğini söylüyor.

ZİYNETİ KOCABIYIK

TÜRKİYE GAZETESİ

SAĞLIK ÇALIŞANI SAYFASINI
YORUMUNUZU YAZIN ...
Farklı olanı seçin:
# # # # # #
SON EKLENEN HABERLER